Dizilerden Haberler

0 Yorum Yapıldı


Biraz önce sevdiğim dizilerden Castle'ın yenileme haberi geldi. Hazır Castle'ı yazacakken diğerlerini de sıkıştırayım dedim. :)

Pazartesi günleri yayınlanan Castle, 3. sezon için 22 bölümlük onayı aldı. Klasik bir detektiflik hikayesi olmasına rağmen keyif veren bir dizi. Tavsiye ederim izlemediyseniz. Ayrıca herhangi bir bölümünden başlayabileceğiniz, ana konusu pek önemli olmayan, hatta ana konusu olmayan dizilerden. İzlemek isterseniz ortasından dalabilirsiniz yani. :) (En yüksek raytinglerini alan ve dizinin 3. sezonunu garantileyen son 2 bölüm hariç. En güzel bölümlerdi gerçekten.)

9. sezona en baştan başlamaması gereken Scrubs, iptal edildi. Zaten 9. sezona başlayınca, 8. sezonun sonunda tüm ekibin veda edip birbirlerini alkışlamaları ve üzülmeleri garip kaçmıştı.

Lost kadar sevdiğim tek dizi olan Fringe de yenilendi. 3. sezon için 22 bölüm sipariş edilmiş. Hayırlı olsun. Umarım batırmadan bayağı götürürler. Dizi yarın başlıyor bu arada. Tabii bizler Cuma günü izleyebileceğiz.

En son bir de öneri vereyim: Justified diye bir dizi başladı. Timothy Olyphant başrolünde. Die Hard 4'ün son filmindeki kötü adam kendisi. Böyle dizileri pek sevmememe rağmen deneme amaçlı indirdim. Oyunculuklarla ve çok hareketli olmamasına rağmen akıcılığıyla beni bağladı. Tavsiye ederim.
İlk bölümü bir arkadaş çevirmiş ama diğer bölümleri çevirmeyeceğini söylemiş. O yüzden ben el attım 2. bölüme. Yarısı bitti. Aynı güzellikte devam ederse ve beni sıkmazsa çıkacak bölümleri de çevirmeyi düşünüyorum.

Umarım iptal olmaz. :)

Yorum Köşesi: The Imaginarium of Doctor Parnassus (2009)

0 Yorum Yapıldı


Konusu şöyle.

Ben bu filmi neden sevmedim:
Konusu, fikri güzel olan, harika bir atmosferi ve çok güzel yaratılan dünyaları olan film, hikayeyi anlatma şeklinden, akıcılıktan uzak olmasından ve muhteşem kadrosuna rağmen oyunculukların kötülüğünden izlenebilirliğini kaybediyor.

Filmi neden sevmediğimi ve bitirmekte zorlandığımı düşünürken, acaba beklentim mi yüksekti diye sordum kendime. Açıkçası filmden beklentim çok da yüksek değildi. Ancak The Dark Knight'taki muhteşem Joker performansından sonra Heath Ledger'dan aynı güzellikte bir performans beklemiştim. Film kötüyse bile en azından oyuncular filmi taşır demiştim. Ama onu da bulamadım ne yazık ki.

Heath Ledger bildiğiniz gibi vefat etti. Bu filmi de bitiremedi aslında. Yarım kalan filmde Ledger'ın yerini Johnny Depp, Colin Farrell ve Jude Law doldurdular. Hatta filmden para da almadılar ve alacakları paylarını Heath Ledger'ın çocuklarına bıraktılar.
Varlıklarını hissettirememelerinin sebebini buna bağlıyorum. Projeye ve role baştan bağlı olmamaları.

Uzun lafın kısası, bugün bu filmi seçtiğime pişman oldum. Arşivimde tutacağım ama bir daha dokunmayacağım bir film. Daha filmi edinmediyseniz hiç uğraşmayın derim. :)

Ip Man 2 (2010)

4 Yorum Yapıldı


Gerçekçi ve harika koreografisi olan dövüş sahneleriyle gönlümüzü çalan Ip Man'in devam filminden ilk fragman geldi. Kadro aynı. Film yine Bruce Lee'nin hocası olan Ip Man'i anlatacak. Ama zaten konusu çok da önemli değil. :D
29 Nisan'da gösterime çıkacakmış 3 ülkede ama bizde çıkmayacak tabii ki.

Fragman yazının devamında.

Dizi Hastalarına Güzel Bir Video

0 Yorum Yapıldı

Bir video da dizi hastalarımıza gelsin. Aşağıdaki videoda arkadaş, 22 dizinin jeneriğini tek başına çalıp bir video olarak beğenimize sunmuş. İkiz kardeş gibi göründüğüne bakmayın. Aslında tek bir kişi çalıyor. Güzel hazırlamış.


Lost'tan İlginç Jenerik

5 Yorum Yapıldı

Vize haftasında olduğumdan bir haftadır bir şey yazamıyordum. Sınavlara verdiğim 2 günlük aramda yerimlerine eklediğim birkaç şeyi paylaşayım dedim. İlk konu olarak Lost için yapılan çok güzel bir jenerik videosunu koyayım. Buyrun:
 


Yorum Köşesi: Adam (2009)

0 Yorum Yapıldı


Hikaye, Asperger sendromu olan Adam ile apartmanına yeni taşınan Beth'i anlatıyor. Asperger sendromu olan insanlar, karşılarındaki insanın söylediğini kelime anlamıyla alıyorlar(mış). Bu yüzden çoğu kez espri ya da kelime oyunlarını anlayamıyorlar(mış). Ayrıca karşısındakinin ne hissettiğini anlayamadıkları için sormak zorunda kalıyorlar(mış).

Adam bu yüzden ilginç biri. Ne kadar uygunsuz da olsa karşısındakine ne düşündüğünü ve hissettiğini sormak zorunda kalıyor hep. Kötü bir ilişkiden çıkan ve biraz basitlik isteyen Beth'i cezbediyor bu. Ama tahmin edebileceğiniz üzere Adam, bir sevgiliden çok bir çocuk gibi ve bazı şeyleri anlayamıyor. Böyle bir ilişki nereye kadar gidebilir? Anlayışsızlık üzerine kurulu bir ilişki.


Her ne kadar ele gelir bir final sunamasa da izlerken hoşunuza gidebilecek bir film. Zaten bir final olsun, öykümün vurucu kısımları olsun diyen bir film değil. Böyle filmler benim çok hoşuma gidiyor. Hikayenin inişi, çıkışı olmasına gerek yok. Akıcı ve sıkmayacak şekilde sunması yetiyor, ki bu film de aynen öyle yapıyor. Adam'ı oynayan Hugh Dancy mükemmel olmasa da iyi bir oyunculuk sergiliyor. Rose Byrne ise pek oyunculuk açısından olmasa da göz dolduruyor. Beklentilerinizi düşük tutup güzel bir bir buçuk saat geçirebilirsiniz.

Aynı hoşluktaki fragmanı ise burada.

Hay Şirketine de Kapitalizmine de...! (Güncellendi)

1 Yorum Yapıldı

Michael Moore'un Capitalizm: A Love Story belgeselini yeni izledim. Zaten Moore'un bütün belgesellerini ve benzer diğer belgeselleri izleyerek şirketlerin nasıl yaratıklar olduğunu öğrenmiştik. Son belgesel de perçinledi. Michael Moore'un Capitalizm: A Love Story'den başka Sicko, Fahrenheit 9/11, Bowling For Columbine belgesellerini de tavsiye ederim. Ayrıca Joaquin Phoenix'in anlatımıyla Earthlings(Bir kısmında Türkiye de geçiyor), bu sene Oscar adayı olan ve ödül töreninde ilgimi çekip izlediğim Food, Inc., The Corporation, ve Zeitgeist ile Zeitgeist: Addendum(Tabii ekonomi, şirket ve devlet ile ilgili kısımları) belgesellerini de izlemenizi tavsiye ederim.

Konuyla alakasına gelirsek dün, 2 mbps sınırsız hattını kullandığım Superonline'dan, fiber internet kullanıcıları için ülkemizdeki şirketlere yakışır bir haber geldi. 10-100 mbps internet getiren ve tüm Türkiye'de yaygınlaşmasını dört gözle beklediğim fiber internete kota uygulaması getirmişler. Evet, şaka değil. 100 mbps fiber internete kota getirmişler. Adına da insanla dalga geçer gibi Adil Kullanım Koşulu demişler. Kota oranı ise hızın 5 katıymış. Yani 10 mbps'e 50 gb kota. Ya 50 gb'ı aşmayacak adam niye fiber internete üye olup 10 mbps internet alsın! Bu nasıl bir zihniyet! İnsanları geri zekalı mı sanıyor bunlar!

Chip üşünmemiş, aramış Superonline'ı. Demiş ki, Niye böyle yaptınız? Superonline'ın cevabı: Kullanıcılar çok yüklenince diğer kullanıcıların interneti yavaşlıyor, o yüzden böyle yaptık.

Yani o akıllı şirketin akıllı yöneticileri fiber interneti getirirken sanmışlar ki, insanlar fiber interneti msn kullanmak için alıyorlar.
İşin ilginç tarafı bu kotalı fiber internet hiç ucuzlamayacakmış. Yani 199 liralık 100 mbps kotalı internet, yine 199 lira.

İşin daha da ilginç tarafı, yıllardır ne küfürler ettiğimiz ve belalar okuduğumuz TT'nin bile yapmadığı şekilde upload'a da kota getirilmiş. Upload hızının 10 katı kadar kota getirmişler. :)

Benim kullanmamama rağmen bu kadar sinirlendiğim nokta ise Superonline gibi Telekom'a meydan okuyan bir şirketin TT'den daha kötü bir yola sapması. İleride internetin daha hızlanacağını ve sınırsız olacağına dair umutlarımın %90'ınını götürmüş durumda Superonline. Sanırım 10-15 yıl sonra çocuklarım bile Adil Kullanım Koşulları'na maruz kalacak.

Allah hepsinin belasını versin diyorum. :@

Ek: Konuyla ilgili haberler ve linkler:

Adil Kullanım Koşulları - Ekşi Sözlük - Pclabs - DHW - Yahoyt - Thgtr - Milliyet - Vakit Haber - Milli Gazete

Umarım daha çok yerde haber olur da tepki artar. Basının gazı olmazsa millet uyuyor genelde.

GÜNCELLEME:

SuperOFFline kendi kendini yalancı çıkartarak kotasız fiber paketlerini tekrar koymuş ama %100-500 arası zam yaparak. Hani kotasızlar diğer kullanıcıları suistimal(!) ediyordu diye sormazlar mı adama şimdi. Zaten inanan mı vardı ki.

Hitler'in sürekli altyazıyla dalga geçilen ve protestolara alet edilen videosuna biri, SuperOFFline için güzel bir altyazı hazırlamış. :) Paylaşın, paylaştırın. Ben Facebook'ta paylaştım. Çünkü bizim nesile bir şeyler anlatmanın en kolay yolu Facebook. :(
Buyrun:

Paranın Gözü Kör Olsun!

4 Yorum Yapıldı

Bu kadar da açgözlü olunmaz sevgili seyirciler! Zaten 2.6 milyar dolar hasılat yapmış olan Avatar, yaklaşık 15-20 dakikalık ek sahne eklenerek önümüzdeki sonbahar tekrar vizyona girecekmiş. Alice in Wonderland gösterime girdiği için 100-200 milyon kadar bir hasılatı alamadıklarını düşünüyorlarmış. Gidemeyenler üzülmesin yani.

Daha önce birden çok kez gösterime giren Titanic'i ise 100. yıl dönümü nedeniyle 2012 baharında 3 boyutlu olarak gösterime sokacaklarmış. Oha diyor, başka da bir şey demiyoruz. Haydi olay yapmış tüm filmleri tekrar gösterime sokalım. Matrix'ten başlayalım bence. Hurt Locker'la kapatırız. :)

Yani gösterim şansı bulamayan o kadar film varken, hatta o kadar güzel film varken ayıptır. Bakalım kaç film heba olacak küçük sinemalarda bunlar yüzünden. Zaten sonbaharda gösterime girecek Avatar, yılbaşına kadar kalır artık küçük sinemalarda.

Koca İzmir'in dibindeki Aydın'a, Cinebonus olmasına rağmen Alice in Wonderland bile gelemedi 2 haftadır. Ne filmler gelmedi aslında da, en yakın örneğimiz bu. İlla indirip izleyeceğiz. Nefret ettiriyorlar kendilerinden şu sinemalar, sinemacılar.

Street Fighter'da Bir Türk

1 Yorum Yapıldı

Pancar Hakan
Street Fighter'da bir Türk dövüşçünün olması haberleri bir süredir çıkıyordu. En son videosunu gördüm de inandım. Karşınızda ayı gibi bir Türk: Hakan! :D

Videolar yazının devamında...

Buried (2010) (2. Kez Güncellendi)

0 Yorum Yapıldı


2. GÜNCELLEME:
Filmin 24 Eylül 2010'da gösterime gireceği açıklandı. Sundance Film Festivali'nde izleme şansı bulan şanslı kesim, filmin harika olduğunu söylüyorlar. O yüzden merakla bekliyorum.


GÜNCELLEME:
Filmden 2 kısa sahne yayınlandı. Yazının devamında izleyebilirsiniz.

Rodrigo Cortes'in 2010 Sundace Film Festivali'nde tanıtımını yapacağı Buried, Irak'ta müteahhit olarak çalışırken, konvoylarına yapılan saldırı sonucu kendini sadece bir çakmak ve cep telefonuyla yer altında tabutta bulan Ryan Reynolds'un oynadığı Paul Conroy'u anlatıyor. Filmin büyük çoğunluğunun Ryan Reynolds'un tabuttaki bu tek kişilik gösterisi olarak geçtiği belirtiliyor.

Reynolds'un tabutun içindeki kısıtlı oksijen ile vereceği zamana karşı yarış...

Tron Legacy (2010)

0 Yorum Yapıldı


1982 yılında çekilen ve kare kare uygulanan efektlerle olay yaratan Tron yeniden çekilmiş. Birkaç ay önce çıkan kısa teaser'ından hiçbir şey anlamamıştım ama ilginç görünüyordu. Bugün uzun fragmanı çıktı.

Konusu şöyle;
Kaybolan babasını arayan Sam Flynn, kendini dijital bir dünya olan Tron'da bulur. Babasının 25 yıldır yaşadığı bu dünya çok tehlikelidir ve babasıyla beraber bu dijital dünyada hayatta kalmaya çalışırlar.

Sam Flynn'in babası Kevin Flynn'i, geçen gece Oscar alan Jeff Bridges canlandırıyor. 1982'deki Tron'da da aynı rolü canlandırmış Bridges. Ayrıca Frost/Nixon'dan tanıdığımız Michael Sheen ve House dizisinin 13'ü Olivia Wilde da oynuyor, ki kendilerini fragmanda da görebilirsiniz.

Filmin müzikleri ise Daft Punk'tan.

Film 3 boyutlu olarak çekildi. Ayrıca The Dark Knight'da olduğu gibi Imax olarak çekilen sahneleri varmış.

Türkiye vizyon tarihi ise 28 Ocak 2011.

HD fragmanı:

Oscar Ödüllerinden Ekstra Videolar

0 Yorum Yapıldı



Daha önce Oscarlarda ilginç bir uygulamanın başlayacağı haberini vermiştim. Habere göre sahne arkasına koyulacak bir kamerayla, kazananları uzun uzun dinleyebilecektiniz. 

Dediğim olayı yapmışlar. Kırmızı halıdaki röportajlar, Thank You kamerasından kazananların konuşmaları, sahne arkası kameranın yakaladıkları, VIP odasından görüntüleri ve daha fazlasını bulabilirsiniz. Tv'de bulamadığımız bayağı bir video var.

Scarlett'in Dublörü

0 Yorum Yapıldı

Büyütmek için tıklayın.
Aşağıdaki konuda Iron Man 2'nin dün çıkan yeni fragmanını vermiştim. Fragmandan Scarlett Johansson'ın dublorünü çok açık bir şekilde yakalamışlar. :)
Pek benzemiyor açıkçası. :P

Iron Man 2 (2010) (Güncellendi)

0 Yorum Yapıldı


Haber eski kaldı ama fragmanını izleyip duruyorum. Yazmazsam olmayacak.

7 Mayıs 2010'da ülkemizde vizyona girecek olan Iron Man 2'yi yine Jon Favreu yönetiyor. Robert Downey Jr.'mıza bu sefer Don Cheadle, Samuel L. Jackson, Mickey Rourke, Sam Rockwell ve Kara Dul'umuz Scarlett Johansson eşlik ediyor. Yani kadro bayağı bir genişlemiş ve güzelleşmiş. İlk filmin kalitesinde bir film bekliyoruz.

GÜNCELLEME: 
Yazının devamında bugün çıkan ve çok daha güzel ve uzun olan fragmanı bulabilirsiniz.

82. Oscar Ödülleri Açıklandı

4 Yorum Yapıldı


Neil Patrick Harris'te her taşın altından çıkmaya başladı. Harris, müzikal bir şov sunduktan sonra Steve Martin ve Alec Baldwin'in stand-up şovu başladı. Üzerinde çok çalışılmış gibi otomatiğe bağlamış ve bu yüzden soğuk görünen, pek de komik ve başarılı olmayan bir şov sundular. Bu kadar iç içe insanlardan ve deneyimli komedyenlerden daha samimi ve sıcak bir şov beklemiştim. Gerçi geçen seneki gibi komple müzikal olmasından iyidir herhalde. Gülmekten kırılmasak da gülümseyebildik.

Ödüllere gelirsek;
Orijinal Senaryo hayal kırıklığıydı. The Hurt Locker'ın nesi orijinal pek anlayamadım. A Serious Man ve Inglourious Basterds dururken çok yanlı bir ödül oldu. Ayrıca ödülü alan adamın askerlere selam çakması çok ucuz bir numaraydı. Zaten Hurt Locker'ın ödüller için ne kadar agresif bir kampanya yürüttüğünü biliyoruz. Uyarlama Senaryo'yu ise Precious'a kaybetti District 9. Benim için sürpriz oldu ama sevindim yine de.

En İyi Kurgu ödülünü The Hurt Locker adına alan arkadaşlar da Paramız yoktu, bir çilekeş anamız vardı ama yine de başardık muhabbetiyle vurmaya çalıştılar. Duyan da Afrika'nın ücra bir köşesinde çıkıp çektiler de Oscar aldılar sanacak. İlk kez gördüm böyle bir olay. Böyle rezillik olur mu! İlk kez mi film çekiyor bunlar? Allah'ın görgüsüzleri!

Yardımcı Oyuncu kısmında ise sürpriz yaşamadık. Waltz ve Mo’Nique aldı beklendiği gibi.

En İyi Oyuncu kısmında da yüzümüz güldü. Jeff Bridges'in alacağı belliydi, hak etmişti. Aldı da. Hep sevdiğim bir oyuncuydu kendisi. Sandra Bullock'a da kesin demiştim. Aldı tabii ki.

En İyi Yönetmen ödülü için gönlümden Cameron geçiyordu ama Kathryn Bigelow ödülü kaparak bu ödülü alan ilk kadın oldu.

En İyi Film ödülünü ise The Hurt Locker aldı. Aday olduğu 9 daldan 6'sını kazandı. Yazık oldu açıkçası. Aldığı ödülleri, yaptıkları kampanyaya ve Amerikan propagandasına bağlıyorum. Yoksa sanmıyorum ki 1-2 taneden fazla ödül alsın. Zaten uzaklarda onları öcülere karşı koruyan Amerikan askerleri ağızlarından düşmedi tören boyunca. Cılkını çıkarttılar olayın. Bu kadar ucuzlatılmaz bir olay.

Neyse ya;
Zaten böyle sinir olmadan geçirsek, gönlümüzdeki filmler kazansa, adını Oscar koymazlardı. :)

Ek: Beğendiğim bir yazar şöyle yazmış: "20 yıl sonra geriye bakıp, Avatar bu Oscarları nasıl alamadı diye soracağız. Kimse The Hurt Locker'ı hatırlamayacak bile"
Eline sağlık diyorum. :)

Komple liste şöyle:

  • En İyi Film: The Hurt Locker
  • En İyi Yönetmen: Kathryn Bigelow - The Hurt Locker
  • En İyi Erkek Oyuncu: Jeff Bridges - Crazy Heart
  • En İyi Kadın Oyuncu: Sandra Bullock - The Blind Side
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz - Inglourious Basterds
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Mo’Nique - Precious: Based on the Novel “Push” by Sapphire
  • En İyi Özgün Senaryo: Mark Boal - The Hurt Locker
  • En İyi Uyarlama Senaryo: Geoffrey Fletcher - Precious: Based on the Novel “Push” by Sapphire
  • En İyi Sinematografi: Mauro Fiore - Avatar
  • En İyi Kurgu: The Hurt Locker
  • En İyi Sanat Yönetmenliği: Rick Carter & Robert Stromberg & Kim Sinclair - Avatar
  • En İyi Kostüm: Sandy Powell - The Young Victoria
  • En İyi Film Müziği: Michael Giacchino - Up
  • En İyi Orijinal Şarkı : The Weary Kind - Crazy Heart
  • En İyi Animasyon: Up
  • En İyi Belgesel: The Cove
  • En İyi Görsel Efekt: Avatar
  • Yabancı Dilde En İyi Film: El Secreto De Sus Ojos - Arjantin

Oscar Ödül Törenini Kaçırmayın!

4 Yorum Yapıldı


Oscarlar bu gece veriliyor. Gece 11'de Ntv'de Oscar öncesi program başlayacakmış. Saat 1'de ise kırmızı halı töreni ve saat 3'te ödül töreni başlayacak. Ntv simültane çeviri ile, Cnbc-e orijinal sesiyle verecekmiş töreni.(Keşke canlı olarak altyazı koyabilseler. :) :P ) Uyanık kalabilecekler kaçırmasın.

Ek Bilgi:
Yarın okulunuz, işiniz varsa, yarın akşam 9'da altyazılı tekrarını Cnbc-e'den izleyebilirsiniz. Onu da kaçırırsanız gece 2'de yine var. Onu da kaçırırsanız üzgünüm, başka yok. Ama internette bulabilirsiniz. :)

Şirinler Geliyor, Hemi de Barney'le

0 Yorum Yapıldı



Ne yazık ki çekiyorlar, evet. Hatta karakterler için yapılan ilk çalışmalardan biri de yukarıdaki resim. 

Yarı animasyon, yarı gerçek olarak çekilecek filmde birkaç isim de belli oldu. Bro'luğun kodunu yazan Barney Stinson(Neil Patrick Harris) filmin gerçek kısmındaki bir karakteri oynayacakmış. Katy Perry Şirine'yi, Alan Cummings Cesur Şirin'i, George Lopez Huysuz Şirin'i, Jonathan Winters ise Şirin Baba'yı seslendirecekmiş.

Yönetmen Raja Gosnell'in önceki filmlerine bakınca(Scooby Doo vb.) filmden beklentim epey düştü. Zaten Şirinler'e karşı bir ilgim yok ama arkadaşım ve nişanlandığı Şirinesi okusun diye yazdım işte. :P

Filmin çekimleri Nisan'da başlıyormuş.

Benjamin Linus'tan Komedi

0 Yorum Yapıldı



Lost'ta Benjamin Linus'ı oynayan Emmy ödüllü Michael Emerson'un 1992'den bir videosu. Görmeniz lazım. :D

30. Altın Ahududu Ödülleri Açıklandı

0 Yorum Yapıldı


 Daha önce aday listesini vermiş olduğum Altın Ahududu Ödülleri, Oscar'lardan bir gece önce dağıtıldı.

Beklentilerim karşılandı açıkçası. Transformers, Michael Bay, Sienna Miller geceden boş dönmedi. Ama Megan Fox gibi bir oyuncu(!) dururken Sandra Bullock'a ödül vermeleri garibime gitti. 

İlginç olan Sandra Bullock'un ödülünü almaya gitmesi. Ahududu Ödülleri en kötü oyuncu ve filmleri seçtiği için pek ödülünü almaya giden olmaz. Ama bazıları eğlence olsun diye gidiyor. Bullock'u da kutluyorum. :) Yazının devamına Bullock'un ödül konuşmasını koydum. Herkese, filmi tekrar izleyip düşünmesi için iki kasa dvd getirmiş. Tekrar izleyip, düşünün, fikrinizi değiştirirseniz seneye tekrar gelip ödülü iade ederim diyor. :D

  • 2009'un En Kötü Filmi: Transformers: Revenge Of The Fallen
  • 2009'un En Kötü Kadın Oyuncusu: Sandra Bullock (All About Steve)
  • 2009'un En Kötü Erkek Oyuncusu: Jonas Brothers (Jonas Brothers: The 3-D Konser)
  • En Kötü Çift: Sandra Bullock & Bradley Cooper (All About Steve)
  • En Kötü Yardımcı Kadın Oyuncu: Sienna Miller (G.I. Joe: The Rise Of Cobra)
  • En Kötü Yardımcı Erkek Oyuncu: Billy Ray Cyrus (Hannah Montana: The Movie)
  • En Kötü Devam ve Yeniden Yapım Filmi: Land of The Lost
  • En Kötü Yönetmen: Michael Bay (Transformers: Revenge Of The Fallen)
  • En Kötü Senaryo: Transformers: Revenge Of The Fallen (Ehren Kruger & Roberto Orci & Alex Kurtzman)
  • Son 10 Yılın En Kötü Filmi: Battlefield Earth (Aday olduğu 10 Ahududu'dan 8'inin sahibi)
  • Son 10 Yılın En Kötü Erkek Oyuncusu: Eddie Murphy (Aday olduğu 12 Ahududu'dan 3'ünün sahibi)
  • Son 10 Yılın En Kötü Kadın Oyuncusu: Paris Hilton (Aday olduğu 5 Ahududu'dan 4'ünün sahibi)


Kısa Kısa...

0 Yorum Yapıldı

* Lost'tan tanıdığımız Evangeline Lilly(Kate), Lost bittikten sonra oyunculuğu bırakacağını açıklamış. Matthew Fox(Jack) ise artık dizilerde oynamayacakmış. Filmlere ya da başka şeylere yönelmek istiyormuş. Lost bayağı yormuş galiba oyuncularımızı.

Supernatural'ın Sam'i Jared Padalecki, en son Ruby'i oynayan oyuncu Genevieve Cortese ile evlenmiş. Düğünden bir fotoğraf için tıklayın.

*  Daha önce şovunun bittiğini ve ne kadar üzüldüğümü :( haber verdiğim Conan O'Brien için internette çok büyük bir destek kampanyası başlamıştı. Katıldığım sırada 600 bin kişinin hayranı olduğu Facebook sayfası şu an 900 bin'de ve artıyor. Kısa bir süre önce ise Conan, Twitter'da hesap açtı. 24 saat içinde neredeyse 300 bin kişinin izlemeye başladığı Conan O'Brien'ın şu an yarım milyonu aşkın izleyeni var. İnanılmaz.

*  Oscar ödüllerinin favorisi The Hurt Locker'ın prodüktörlerinden biri, oy veren üyelere ve sözü geçen insanlara 500 milyon dolarlık Avatar yerine kendi filmini desteklemelerini söyleyen bir mail göndermiş. Bunun sonucunda ise ödül törenine katılması yasaklanmış. :)

Megan Fox hayatında sadece iki erkekle beraber olmuş. Haberin ilginç olması mı, yoksa ilginç gelmesinin ilginç olması mı haber değeri taşıyor, karar veremedim.

Yorum Köşesi: Precious: Based on the Novel Push by Sapphire (2009)

0 Yorum Yapıldı


1980'lerin uyuşturucu ve çeteleriyle ünlü, belalı Harlem'inde Clareece Jones, her gün, her saniye annesi tarafından aşağılanan, dalga geçilen, özgüvenini yitirmiş aşırı kilolu 16 yaşında bir kızdır. Küçüklüğünden beri babası tarafından tecavüze uğradığı için down sendromlu bir çocuk doğurmuş ve ikincisine de hamiledir. Precious(Değerli) lakabıyla anılan Clareece'in okulu, Precious'ın hamile olduğunu anlayınca, kızı "alternatif" bir okula gönderirler. Bu okul kendisi gibi sorunlu, okumakta zorlanan kızların olduğu bir okuldur.

Precious, artık başına gelenleri kanıksamış bir kız. Aşağılanırken, tecavüze uğrarken gıkı çıkmıyor. Başka yerlerde renkli hayallere dalıyor Precious. Hep yakışıklı bir erkek arkadaşının olduğu, sürekli mutlu ve gülerken gördüğümüz bu hayaller bile yürek burkuyor. Zaten bu hayaller dışında gülerken göremiyoruz Precious'ımızı. Ancak bu hayallerini gerçekleştirme umudu yok. Keşke nefes almayı kessem diyor. Annesine köle gibi hizmet etmekten ve üstüne zulüm görmekten, sosyal hizmet görevlilerine yalan söylemekten bıkmış. Babasından bıkmış. Hayallerinin ona çok uzak olmasından bıkmış.


Alternatif okuluna gittiğinde, sınıfına girdiğinde bir aydınlanma görüyorsunuz. Yönetmen buradan sonra herşeyin düzeleceği mesajı veriyor gibi. 1-2 yerde daha görüyorsunuz bunu. Ucuz ama güzel bir numara.

Bunca zulme rağmen Precious'ın içinde bir savaşçı var. Annesi Sen salaksın diye aşağıladıkça, Ben salak değilim diyor. Okula gitmek istiyor ve gidiyor. Annesinin isteğine uyup eve para getirmeye uğraşmıyor.

Klasik bir şekilde öğretmenimiz de Mahmut Hoca'lardan. İdealist ve yardımsever. Herşeyin kopma noktasına geldiği anda köşesinden tutup ayağa kaldıracak biri, ki rolünün gereğini de yerine getiriyor.

Filmin adam gibi bir finali yok. Zaten aşağı yukarı tahmin edilebilir bir film. Ama zaten film içeriğiyle göz dolduruyor. Başroldeki Gabourey Sidibe'nin ve annesi rolündeki Mo'Nique'in oyunculuklarıyla bazı sahnelerde hafif hafif hıçkıracağınızı düşünüyorum. Ayrıca izlerken her ne kadar romandan uyarlanmış olsa da, kim bilir daha kötülerini yaşayan kaç çocuğun olduğunu düşünüyorsunuz ve hem sinirleniyorsunuz, hem de iyice yüreğiniz burkuluyor.

Oscar ve Bafta ödüllerinde En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu gibi en sağlam kategorilerde adaylık kazanan film kesinlikle izlemeye değer. Hatta sulugöz annelerle beraber ikinci kez izlemeye bile değer. :)