David Fincher'dan Facebook Filmi (Güncellendi)

0 Yorum Yapıldı


GÜNCELLEME:
Poster ve teaser eklendi.

Daha önce haberleri çıkmıştı da dedikodu deyip geçmiştim. Gerçek oldu. Adı geçince (benim için) akan suların durduğu David Fincher'ın çekeceği The Social Network, Facebook'un kurucularının konu alındığı The Accidental Billionaires kitabını konu alıyor. 

Kızlar konusunda acemi ve çekingen Mark Zuckerberg ve Eduardo Saverin ikilisinden bilgisayar kurdu olan Zuckerberg, Harvard serverlarını ekleyip tüm kız öğrencilerin listesini indiriyor. Neredeyse okuldan atılmasına sebep olan olay sonucu Facebook'un ilk hali doğuyor.

Güzel ülkemde hasılat rekorları kırıp, sonra bir de kendi rekorunu kıracağını düşündüğüm film 1 Ekim 2010'da çıkacakmış. Türkiye gösterim tarihi ise belli değil. Facebook filmi olarak etiketlenip satılacağı için sinemalara toplu akına sebebiyet vereceği ve bu yüzden vizyona sürpriz bir tarihte gireceğini öğrendim çok güvenilir kaynaklarımdan.

Başrollerde Jesse Eisenberg, Justin Timberlake, Andrew Garfield ve Joe Mazzello var. Oynayacakları kişiler ise şöyle:

Üsttekiler alttakileri oynuyor.
Kısa bir teaser'ı çıktı. Hiçbir şey göstermiyorlar aslında ama ekleyeyim dedim yine de.


Film ayrıca sinemalara 4K çözünürlükte dağıtılacakmış, ki o da 4096x2160 yapıyor. Çoğu film 4K çekilmesine rağmen 2K dağıtılıyormuş ama bu filmin 4K olarak dağıtılacağı belirtilmiş.

Biz evde 720p indirip izleyekoyalım 40"lerimizde daha. :)
Bir fikir edinmeniz için şu resimi koyayım:

Red (2010)

0 Yorum Yapıldı


Filmle ilgili ilk gördüğüm fotoğraf, eline ağır makineli silah almış Helen Mirren olunca ilgimi fazlasıyla çekti tabii Red. The Queen'de Kraliçe Elizabeth'i oynayan 65 yaşındaki Helen Mirren'dan bahsediyorum. :)

Emekli olmuş bir grup CIA ajanını anlatan bir çizgi romandan uyarlanan filmi, daha önce yorumumu paylaştığım The Time Traveler's Wife'ı ve çok sevdiğim dizilerden Lie To Me'nin pilot bölümünü yöneten Robert Schwentke yönetmiş.

Kadro ise müthiş. Çok deneyimli ve izlemekten zevk aldığımız oyuncuları toplamışlar. Helen Mirren, Morgan Freeman, John Malkovich, Bruce Willis ve tatlı niyetine de Mary Louise-Parker var.

Konusu ise şöyle:
Frank, Joe, Marvin ve Victoria, zamanında CIA'in en gözde ajanlarındandır. Ancak emekli olduktan sonra sahip oldukları sırlar ve bilgilerden dolayı, CIA'in hedefleri haline gelirler. Kendilerini kurtarmak içinse CIA'in çok gizli karargâhına girip bu çok büyük komployu açığa çıkartmak zorundadırlar.

Konu ne kadar klişe görünüyorsa, fragman da o kadar güzel ve eğlenceli görünüyor. Bu aralar sürekli komik ve eğlenceli film izlediğimden ve aradığımdan mı bilinmez, sabırsızlıkla bekliyorum.

Amerika'da 15 Ekim'de çıkacakmış. Türkiye'de ise belli değil şu an.(ya da ben bulamadım.)


Yorum Köşesi: Green Zone (2010)

0 Yorum Yapıldı


İşgal altındaki bir Irak'la açıyoruz filmi. Amerikan güçleri çoktan Irak'a girmiş, kitle imha silahlarını aramaya başlamışlar.

Arama timinin başında ise Matt Damon'ın oynadığı Başçavuş Miller var. Ellerine geçen her istihbarat hatalı çıkınca bizimki çıkıntı yapıyor tabii.
İleriyi gören ve her şeyin farkında olan CIA görevlimiz ise filmin iyi adamı. Aslında filmin bu kısmının ve karakterlerinin, filmin en kötü bölümü olduğunu söyleyebiliriz. Çok klişe çünkü.

Tamam, film, Irak'ın nasıl bok yoluna sürüklendiğini güzel bir şekilde aktarıyor. Amerika'nın bildiği yoldan giderek, nasıl batağa sürüklendiğini de filmin son sahnelerinde çok net bir şekilde görüyoruz.(Açıkçası bayağı da komiğime gitti bu "Anaaaa" durumu. :) ) Ama kötü adamın bir Washington yetkilisi olması, iyi adamların hiç dinlenmemesi falan...Niyeyse çok yavan geldi. Bu işin savaş isteyen bir yetkiliyle kalmadığını, Başkan Bush dahil tüm yönetimin nasıl savaş istediğini hepimiz biliyoruz aslında. Greengrass belki de böyle bir filme, o kadar büyük bir komplo koymanın fazla geleceğini düşündü ve iyi-kötü karakterlerin sayısını sınırladı.

Greengrass bu yolda bir sınırlamaya gitmiş de olsa, anlatmaya çalıştığı aldatılma hikayesini ve yalanları çok çarpıcı bir şekilde sunmuş. Heyecanın ve temponun hiç mi hiç düşmediği çok hareketli ve akıcı bir film olmuş.(Bağdat'ın yukarıdan gösterildiği geniş kamera açıları ise mest etti beni. Çok güzel olmuş.) Hikayeyi bu kadar tempolu ve çarpıcı anlatması da çok hoşuma gitti. Bu kadar aksiyon dolu bir filmde, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi sanırım. Greengrass harika bir iş çıkartmış.

Hatta Amerikalılar bu yorumumu, filmin yaptığı hasılat ile doğruladı. 100 milyon dolar bütçeli film, Amerika içinde 35, yurtdışında 57 milyon dolar kazanarak parasını bile çıkartamadı. Bourne filmlerinin yaptığı 200-450 milyon dolar hasılatları düşününce oldukça düşük kalıyor bu. Ama Greengrass'ın bunu taktığını sanmıyorum. Gerçekleri Amerikalıların yüzüne çarpınca, başka şekilde olması beklenemezdi zaten. Filmde de anlattıkları gibi yalanları duymayı daha çok seviyorlar sanırım.

Kısa tutayım derken uzadı yazı. Bourne serilerini seviyorsanız, Greengrass'ın hareketli kamerası ve gerçekçi hikaye anlatımı sizi etkiliyorsa kesinlikle kaçırmamanız gereken bir film. Matt Damon ise yine harika. Burton-Depp ikilisi gibi oluyorlar yavaş yavaş. Umarım bu ikiliden böyle filmler izlemeye devam ederiz.

İyi seyirler.

Fragman - Imdb

TBBT'nin Direkten Dönüşü

4 Yorum Yapıldı


Yukarıdaki kadro oluşmadan önce, farklı karakterlerle bir pilot bölüm çekilmiş. Bu pilot bölümde Penny'mizi oynayan Kaley Cuoco yerine Kanadalı bir oyuncu, Raj ve Wolowitz ikilisi yerine de inek tipli bir kızımız varmış. Pilot sevilmediği için Leonard ve Sheldon dışındaki karakterleri değiştirmişler.

Bölüm hakikaten kötü. Direkt çöpe atmadan önce şu anki kadroyu denediklerine şükrettim. Ayrıca dizinin müziği de farklıymış o zamanlar. Sheldon da mesela şu anki gibi cinsiyetsiz değil. Sperm bağışlıyor falan. :) 

Penny'i oynayan Amanda Walsh'u da hiç sevmedim. İyi ki değiştirmişler.
Hem Wolowitz'siz Big Bang Theory mi olur!

Videolar yazının devamında...

Yorum Köşesi: Leap Year (2010)

0 Yorum Yapıldı


Fragmanını izlediğimde filmi izlememe gerek kalmayan bu filmi niye indirdim ve izledim? Hiçbir fikrim yok. Sanırım geçmişte Amy Adams'ı beğenmemdi. Bir de çerezlik bir film izleyesim vardı. Arada sırada tutuyor öyle.

Bu yüzden beklentilerim bayağı bir düşüktü. Ama bu kadar da kötü beklemiyordum. Yani bir film kötü olur, berbat olur ama bu kadar olur mu be!

Yönetmenin senaryo açısından döktüğü göz yaşlarını içimde hissettim. Gariban, son anda seyirciyi ters köşeye yatırayım demiş. Hem de iki kez demiş bunu. Ama olur mu?! Klişenin dibini vurmazsan olur mu?!

Abartmıyorum, son 5 dakika o kadar iğrençti ki, artık "komik iğrençlik" seviyesini geçmiş, insanı sinirlendiren bir seviyeye gelmişti. Şu an böyle aşağılamamın sebebi de bu zaten.

Son anda kafasına dank eder de, "gerçek" erkek öbürüymüş der de....

Bu kadar hızlı shift+delete yaptığım bir film olmamıştı.

Amy de yaşlanmış zaten. :(
Puffff!!!!

Fragman

Deneme Sürümlerinin Süresini Uzatma

24 Yorum Yapıldı


DLNA kullanımı için hazırlamış olduğum program rehberlerinden Wild Media Server, kararlı versiyonuyla beraber paralı hale geldi. En düşük lisans ücreti ise 40 dolar. Tabii böyle olunca ben de programı daha uzun süre kullanmak için yollar aradım ve tarihi geri almanın işe yaradığını fark ettim. 

Ama bilgisayarın tarihini geri almak, başka programlarda sorun yaratabiliyor. Bu yüzden bulduğum ve anlatmaya karar verdiğim RunAsDate programı, bilgisayarın tarihinden bağımsız olarak tarihi tek veya birden çok program için sabitliyor.

Asıl güzel tarafı ise aynı işi yapan diğer programların aksine, süresini uzatmak için kullandığınız programı her açmak istediğinizde bu programı açmanıza gerek kalmıyor. Çünkü program için ayrı bir kısayol oluşturabiliyorsunuz.

Ayrıca programı kurmanıza da gerek kalmıyor. Tek exe dosyasından oluşuyor program. Rar'dan çıkarıp kullanmaya başlıyorsunuz.

Kısa anlatımımıza geçelim.