Edward'ımız Norton'ımız, Wes Anderson'ın Moonrise Kingdom adlı filmiyle geri dönüyor.
Filmin konusunun pek de etkileyici bir yanı yok. 1960'ların Amerika'sında geçen film, birbirine aşık olan iki gencin beraber kaçışını ve halkın onları ararken şehrin altını üstüne getirmelerini anlatıyormuş.
Kadro Edward Norton ile kalmıyor tabii. Bruce Willis, Bill Murray, Tilda Swinton ve Jason Schwartzman da Norton'a eşlik ediyor. Son olarak kadroya Harvey Keitel de katılmış.
Filmin gösterim tarihi henüz belli değil. Büyük ihtimal 2012 yazı diyebiliriz. Beklerken bir de Bill Murray'i koyalım setten:
Edward Norton'a Bak Sen!
Yazan Unknown Cuma, Haziran 10, 2011 0 Yorum Yapıldı
Yeni Mekan
Yazan Unknown Pazar, Mayıs 01, 2011 0 Yorum Yapıldı
Hayalî İcraat'ın yazarı Kaan Zanbakcı bir süredir sitesini yenilemek istiyordu. Derken bir gün yolda giderken...
...diye giresim geldi konuya, nedendir bilinmez.
Kısacası çok sevdiğimiz, niye günde 10-15 yazı yayınlanmıyor diye kızdığımız Hayalî İcraat büyüyüp genişlemeye karar vermiş. Hatta burada açılışı yaptı. Blog dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı oldukça şaşaalı bir açılış oldu açıkçası.
Neyse, bana kalsa kendisi maaşa bağlanıp, 7/24 yazmaya zorlanmalıydı. Ama onun yerine siteye yazar almaya karar verdi Kaan. O yazar da ben oluyorum. Ama korkmayın, inceleme falan yapacak değilim. :) Öyle faciaları bu bloga sakladım. :P Sitenin Haber ve Etkinlik bölümüne katkı yapacağım. Blogcuk'u takip eden zaten takip ediyordur Hayalî İcraat'ı ama etmeyen varsa etsin bundan gayri.
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2 (2011)
Yazan Unknown Perşembe, Nisan 28, 2011 0 Yorum Yapıldı
Şu son iki filmde akılları başlarına gelmiş olacak ki, Deathly Hallows'un ilk bölümünden memnun kaldık. İkinci bölümünün fragmanı ise ilk bölümden de güzel görünüyor. Kısa bir fragmana bayağı bir şey sığdırmışlar. Tavsiye olunur. (HD olarak izleyin fragmanı, yazık etmeyin. :) )
Peter Jackson, Peter Jackson, Peter Jackson!
Yazan Unknown Perşembe, Nisan 14, 2011 0 Yorum Yapıldı
The Hobbit'in çekimlerine başlayan Peter Jackson, filmin yapım süreciyle ilgili 10 dakikalık bir video hazırlamış ve Facebook sayfasından paylaşmış. Hakikaten çok çok hoş bir video. Yıllar sonra o kostümleri görmek, o müziği duymak, hobbitleri, Ian Mckellen'ı görmek çok güzel bir duygu. Hayranlarına bundan daha güzelini veremezdi sanırım Peter Jackson.
Ben aşağıya youtube'dan koymuş olsam da Facebook'tan HD olarak izlemenizi tavsiye ederim.
The Art Of The Title
Yazan Unknown Pazar, Mart 20, 2011 0 Yorum Yapıldı
Sinemaseverler için güzel bir site buldum burada. Tanıtmak istedim.
The Art Of The Title, adından da anlaşılacağı üzere film başlıklarına odaklanmış bir site. Başlık tasarımlarının, dolayısıyla jeneriklerin videoları var. Bazılarında tasarımların kısa incelemesi, röportajlar ve ek videolar da bulabilirsiniz.
Sadece filmler de yok. Dexter, United States Of Tara ve Six Feet Under da gözüme çarptı sitede ki, üçünün de jeneriği dillere destandır.
Ayrıca Se7en'ın ve Fight Club'ın jeneriklerini de tekrar izlemenizi öneririm.
SXSW için bir video hazırlamışlar Film Başlık Tasarımının Kısa Özeti diye. Aşağıya ekledim.
Hayat Boyu Figüran
Yazan Unknown Perşembe, Mart 17, 2011 1 Yorum Yapıldı
"Always a bridesmaid, never a bride" gibi bir durum.
Fincher ve Spacey'den House Of Cards
Yazan Unknown Perşembe, Mart 17, 2011 0 Yorum Yapıldı
Daha önce İngiltere'de mini-dizi olarak çekilen House Of Cards, aynı isimde bir kitaptan uyarlanacak. Dizinin ilk bölümünü yönetecek olan David Fincher, başrol oyuncusu olarak Kevin Spacey'i ikna etmiş. Dizi, Margaret Thatcher'ın İngiltere Başbakanı olduğu 1990 yılında geçiyormuş. Gözünü yukarılara dikmiş bir politikacının hayatına odaklanacakmış. Dizinin türü politik-gerilim olarak geçiyor.
Diziyi HBO ve AMC'yi geçerek Netflix satın almış. Netflix aslında bir kanal değil. Film kiralama servisi. Dizi alanına da açılmak istediğinden oldukça cömert bir teklifle diğer kanalları geçmiş. 100 milyon doların üstünde bir fiyatla, toplamda 26 bölümden oluşan iki sezona imza atmışlar. Ortada sadece yönetmenin ve başrol oyuncusunun olduğu bir proje için fazla cömert bir teklif. Pilot bölümden bile vazgeçmişler. (Normalde bildiğiniz üzere, bir bölüm çekilir. Buna pilot bölüm denir. Pilot bölüm bir kısım seyirciye izletilerek dizinin potansiyel başarısı ölçülür ve ona göre sipariş verilir.) Netflix bundan da vazgeçmiş.
Bu güzel bir haber. Amerikalı seyircilerin ne dizileri harcadığını iyi biliyoruz. Bu sefer öyle bir kaygımız olmayacak.
İyi bir şey çıkar umarım. Bu aralar Amerikalıların İngilizlerden port ettikleri diziler iyi gidiyor.(bknz.Shameless) Umarım bu da en az onun kadar güzel olur.
Tron: The Next Day
Yazan Unknown Salı, Mart 15, 2011 0 Yorum Yapıldı
5 Nisan'da çıkacak olan bluray'inden 10 dakikalık bir video yayınlandı. Flynn'in kayboluşundan hemen sonrasını anlatıyor. İlk filmle Tron: Legacy arasını yani.
Youtube'a konan video kaldırıldı. Dailymotion'dan da kaldırılırsa buraya bakarsınız.
83. Oscar Ödülleri Dağıtıldı
Yazan Unknown Pazartesi, Şubat 28, 2011 0 Yorum Yapıldı
Sanırım şimdiye kadarki en tatmin edici ödül dağılımını yaşadık. Açıkçası en iyi film, en iyi yönetmen gibi ödüllerin The Social Network'e gideceğini düşünüyordum. Diğer filmler, The Social Network'ten daha fazla hak etse de gizli gizli seviniyordum David Fincher alacak diye. Ama öyle olmadı. Fincher'ın sırası gelmedi daha sanırım.
Aşağıda da görebileceğiniz üzere en baba ödülleri The King's Speech topladı. 12'de 4 yaptı. Kimsenin "Bu filme verilir mi ya!" diyebileceğini sanmıyorum.(Inception'ı karıştırmayın şimdi. :) ) Hakikaten de Oscar kokan ve Oscar'ı hak eden bir filmdi.
True Grit 10'da 0 çekerken, Inception teknik dallardaki ödülleri topladı. En İyi Görsel Efekt dalında alması farzdı zaten.
En sevindiğim ödüllerden biri ise Christian Bale'e verilen En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüydü. Adamı The Fighter'da daha ilk görüşümde demiştim, bu adam almalı diye. Yer yer abartılı gelse de harika bir oyunculuk sergilemişti. Kesinlikle hak etti.
Açıkçası verilen ödüllerde sadece müzik kısmında sorunum var. The Social Network'e giden ödüle karşı çıkamam belki. Filme çok büyük katkısı vardı müziğin ve harikaydı gerçekten de. Ama Inception'a yazık olduğunu düşünüyorum. Hans Zimmer'ın en iyi işlerinden biriydi.
Törenin en kötü kısmıysa James Franco ve Anne Hathaway oldu. Franco'nun mal gibi olması, kameraya bile bakmakta zorlanması, esprilerin pek de komik olmaması nedeniyle sunucular açısından bayağı sönük geçti. Aslında Anne Hathaway tam da bu iş için biçilmiş kaftan ama yanına bir odun yerine adam gibi birini verselermiş daha iyiymiş. Ödülleri sunanlar, sunuculardan daha komikti.
Törenin en komik tarafıysa Kirk Douglas oldu. Adam zaten lafı uzattıkça uzattı. Bir de zarfı açmasına rağmen "You know" diye diye bir türlü ödülü alanı açıklamaması kahkahalar attırdı cidden. Törende attığım tek kahkaha Kirk Douglas'a oldu. (Utan Franco :wb:)
Kısacası ilk defa tatmin oldum ödül dağılımından. Sabaha kadar oturmama değdi ilk kez. 84.'de görüşmek üzere.
En İyi Film:
- The Social Network
- Black Swan
- The King's Speech
- The Fighter
- Inception
- The Kids are All Right
- 127 Hours
- Toy Story 3
- True Grit
- Winter's Bone
- Darren Aronofsky, Black Swan
- David O. Russell, The Fighter
- Tom Hooper, The King's Speech
- David Fincher, The Social Network
- Coen Brothers, True Grit
- Javier Bardem "Biutiful"
- Jeff Bridges "True Grit"
- Colin Firth "The King's Speech''
- Jesse Eisenberg "The Social Network"
- James Franco "127 Hours"
- Annette Bening "The Kids Are All Right"
- Nicole Kidman "Rabbit Hole"
- Jennifer Lawrence "Winter's Bone"
- Natalie Portman "Black Swan"
- Michelle Williams "Blue Valentine"
- Christian Bale "The Fighter"
- John Hawkes "Winter's Bone"
- Jeremy Renner "The Town"
- Mark Ruffalo "The Kids Are All Right"
- Geoffrey Rush "The King's Speech"
- Amy Adams "The Fighter"
- Helena Bonham Carter "The King's Speech"
- Melissa Leo "The Fighter"
- Hailee Steinfeld "True Grit"
- Jacki Weaver "Animal Kingdom"
- How to Train Your Dragon - Chris Sanders ve Dean DeBlois
- The Illusionist - Sylvain Chomet
- Toy Story 3 - Lee Unkrich
- Biutiful (Meksika)
- Dogtooth (Yunanistan)
- In a Better World (Danimarka)
- Incendies (Kanada)
- Outside the Law (Cezayir)
- Exit through the Gift Shop
- Gasland
- Inside Job
- Restrepo
- Waste Land
- How to Train Your Dragon, John Powell
- Inception, Hans Zimmer
- The King's Speech, Alexandre Desplat
- 127 Hours, A.R. Rahman
- The Social Network, Trent Reznor ve Atticus Ross
- Coming Home - Country Strong
- I See the Light - Tangled
- If I Rise - 127 Hours
- We Belong Together - Toy Story 3
- Black Swan - Matthew Libatique
- Inception - Wally Pfister
- The King's Speech - Danny Cohen
- The Social Network - Jeff Cronenweth
- True Grit - Roger Deakins
- Another Year: Mike Leigh
- The Fighter: Scott Silver, Paul Tamasy, Eric Johnson
- Inception: Christopher Nolan
- The Kids Are All Right: Lisa Cholodenko, Stuart Blumberg
- The King's Speech: David Seidler
- 127 Hours, Danny Boyle, Simon Beaufoy
- Toy Story 3, Michael Arndt, John Lasseter, Andrew Stanton, Lee Unkrich
- True Grit, Joel Coen, Ethan Coen
- Winter's Bone, Debra Granik, Anne Rosellini
- The Social Network, Aaron Sorkin
- Black Swan Andrew Weisblum
- The Fighter Pamela Martin
- The King's Speech Tariq Anwar
- 127 Hours Jon Harris
- The Social Network Angus Wall ve Kirk Baxter
- Alice in Wonderland, Ken Ralston, David Schaub, Carey Villegas ve Sean Phillips
- Harry Potter and the Deathly Hallows Part 1 Tim Burke, John Richardson, Christian Manz ve Nicolas Aithadi
- Hereafter, Michael Owens, Bryan Grill, Stephan Trojanski ve Joe Farrell
- Inception, Paul Franklin, Chris Corbould, Andrew Lockley ve Peter Bebb
- Iron Man 2, Janek Sirrs, Ben Snow, Ged Wright ve Daniel Sudick
Yorum Köşesi: 127 Hours (2010) (Güncellendi)
Yazan Unknown Pazartesi, Şubat 21, 2011 0 Yorum Yapıldı
Oscar töreninden önce en iyi film adaylarını izlemeye çalışanlar grubuna ben de katıldım.
Benim gibi screener'lara hiç bakmayan tayfadansanız, bir göz atmanızı tavsiye ederim. iTunes sayesinde 720p webscreener'larla tanıştık. Sinemaseverler için nimet gibi gerçekten de.
Maratonun ilk durağı 127 Hours'dı. Afişinden de tahmin edebileceğiniz üzere, düşen bir kaya yüzünden eli sıkışan ve bir yarıkta 127 saat geçiren Aron Ralston'ı anlatıyor film.
Filmin büyük çoğunluğu, James Franco'nun canlandırdığı Aron Ralston'ın çevresinde geçiyor. Her karaktere aynı konuşma tarzını yerleştiren James Franco'nun, Spider-Man serisinden bu yana oyunculuk açısından büyük yol kat ettiğini söylemek gerek. O alışıldık konuşma tarzını ara ara görebilsek de, bir insanın ölümün pençesinde yaşadığı çaresizlik duygusunu, geçmişe ve gelecekte yaşayamayacağı şeylere özlemini, pişmanlıklarını seyirciye çok güzel bir şekilde yansıtmış. Tabii oyunculuğa ve filme esneklik kazandıran kameranın da büyük önemi var. :) Kamera sayesinde ailesine seslenişi, pişmanlıklarını anlatışı, oldukça duygusal ve güzel sahnelerdi.
Aron'ın kamerayla ve konuşmayla anlatamayacağı şeyleri de Danny Boyle, kısa sekanslar halinde ekrana getirmiş. Yarıktaki Aron'a kısa aralar vermemizi sağlayan bu sahneler, Aron'ın kafasının içine sokuyor bizi ve Aron'a bağımızı oldukça kuvvetlendiriyor. Adama bağlandıkça kendinizi onun yerine koyuyor ve oldukça üzülüyorsunuz. İnsanı derinden etkileyen de bu oluyor zaten.
Gerçek Aron'ı filmin sonunda görmek de, hikayenin gerçekliğinin verdiği etkiyi artırıp, gözyaşlarına boğabiliyor(sulugöz biriyseniz benim gibi). :)
Danny Boyle'un tempolu anlatımı, senaryo ve James Franco sayesinde oscar'a adaylığını hak eden güzel bir film çıkmış ortaya. İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Ekleme: Youtube'da Aron Ralston'ın olay yerinde yaşadıklarını anlatışı ve eli sıkıştıktan sonra kameraya kaydettiği ilk görüntü var(Kendisinin ve ailesinin adını söylediği bölüm.). Filmi izledikten sonra bakmanızı tavsiye ederim.